Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Ekim ayına ilişkin İktisadi Yönelim İstatistikleri ve Reel Kesim Güven Endeksi sonuçlarını açıkladı. Verilere göre, imalat sanayisinde ekonomik güven artışı dikkat çekti.
Güven Endeksi Artış Gösterdi
İmalat sanayisindeki 1785 iş yerinin yanıtlarına dayanarak hazırlanan İktisadi Yönelim Anketi sonuçlarına göre, Reel Kesim Güven Endeksi Ekim ayında bir önceki aya göre 2,1 puan artış göstererek 100,9 seviyesine yükseldi. Mevsimsellikten arındırılmış reel kesim güven endeksi ise 3 puanlık bir artışla 102,2 seviyesinde gerçekleşti.
Üretim ve Siparişler Olumlu Etkilendi
Endeksin alt bileşenleri incelendiğinde, gelecek 3 ayda üretim hacmi, son 3 aydaki sipariş miktarı ve sabit sermaye yatırım harcamalarına yönelik beklentilerdeki olumlu eğilim dikkat çekti. Aynı zamanda, mevcut toplam sipariş miktarındaki artış ve gelecek 3 aydaki ihracat siparişlerinin de etkisiyle endekste pozitif bir ivme gözlendi. Ancak mevcut mamul mal stoklarına yönelik değerlendirmeler, endeksi olumsuz etkileyen faktörler arasında yer aldı.
ÜFE Beklentisi Geriledi
Anket sonuçlarına göre, ortalama birim maliyetlerde artış beklentisi zayıflarken, gelecek 12 aylık dönemde yıllık Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) beklentisi bir önceki aya göre 1,8 puan düşerek yüzde 47,4 seviyesine geriledi. Gelecek 3 aya ilişkin satış fiyatlarındaki artış beklentisi ise güçlendi.
Üretimi Kısıtlayan Faktörler
Ankete katılan iş yerlerinin yüzde 51,9'u üretimlerini kısıtlayan bir faktör olmadığını belirtirken, yüzde 14,8'i talep yetersizliğinin en önemli engel olduğunu ifade etti. İş gücü eksikliği, ham madde ve ekipman yetersizliği gibi faktörler ise üretimi sınırlayan diğer önemli unsurlar olarak öne çıktı.
Genel Gidişat Daha Olumlu Görünüyor
İçinde bulunulan sanayi dalındaki genel gidişata dair değerlendirmelerde, bir önceki aya göre daha iyimser bir hava olduğu gözlemlendi. Bu durum, ekonomide toparlanma işaretleri olarak değerlendirildi.
TCMB’nin Ekim ayı verileri, önümüzdeki dönemde imalat sanayisinde üretim ve yatırım beklentilerinin güçlendiğini, ancak iç ve dış talep konusundaki belirsizliklerin devam ettiğini gösteriyor.